4 Kasım 2011 Cuma

çapaklı prenses..

Şimdi benim yaramaz bir kızım var, adı Kuki. Kendisi tam olarak şöyle bişey;




Biz kendisiyle 2010 yılının Ağustos ayında bir Didim tatilinde karşılaştık. O zamanlar ben yüksek lisansı bitirmişim, bütün senenin yorgunluğunu atma niyetiyle basıp gitmişim tatile. Hiçbir şey umurumda olmayacak, eğlenceden başka konu beni enterese etmeyecek zannediyorum. Ama gel gör ki kaz denen sevimli yaratığın ayağı öyle değil..

Daha ilk gün bismillah dedik sahile çimmeye gidiyoruz. Zaman zaman ortaya çıkan gereksiz çok bilmişliğimle tutturdum kestirmeden gidelim diye. Ayy meğerse sahile giden en uzun ve kavruk yolu seçmişim! yolda tek bir ağaç gölgesi olmaksızın ilerliyoruz.. Karşıdan gelen bu çapaklı prensesi görüverdik.. 

Prenses açlık ve susuzluktan olmuş bir kül kedisi, bayıldı bayılacak, bize doğru ilerlemeye çalışıyor. Hemen elimizdeki pet şişeden su içirdik kendisine. Sonra peşimize bir takıldı o takılış, 1 hafta tatil yaptık birlikte :) 

Dostunu tanımak için tatile git demiş ya atalarımız (ya da buna benzer bişey) o hesap, artık dost olduk ayrılamayız dedik ve birlikte döndük Ankara'ya :) İyi ki öyle yapmışız, meğer 6 tane sıpa taşıyormuş karnında!! Birden bire kendimizi şu halde bulduk;



sonra bu sıpalar büyüdü kocaman eşeklere dönüştüler;



Ama ne yazık ki 3 aylık olduklarında kendileriyle ayrılmak zorunda kaldık :( 

Kuki'nin bu duruma çok üzüldüğünü söyleyemem, çünkü bütün ilgiyi tek başına görmeye hasret kalmıştı kızım :)) ilk günler biraz arandı ama sonra yine sevimli bir canavara dönüştü..

Torunlardan Hera'ya babam sahip çıktığı için onu tatillerde görebiliyorum neyse ki.. Diğerlerini de çok özledim ama 3 tanesinden haber alma şansım kalmadı :( 

Neyse bunlar tanıtım sayfaları sayılır, ileride nasılsa çapaklı prenses bol bol yer alır bu sayfalarda :)) Kuki'cik iyi ki gelmiş, hoş gelmiş..


sevgiler,
lobiş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...